1- Pozitif (+) ve negatif (-) elektrikle yüklenmiş atom ve atom gruplarına ne ad verilir?
A) Elektron B) İyon C) Nötron D) Proton
2- Kalıtsal karakterlerin nesilden nesile aktarılmasını sağlayan yapılar nelerdir?
A) Çekirdekçik B) Kromozomlar C) Çekirdek zarı D) Lizozom
3- –2 yüklü bir iyonun +2 yüklü hale geçmesi için aşağıdakilerden hangisini yapması gerekir?
A) 4 elektron alması B) 4 elektron vermesi C) 2 proton vermesi D) 4 proton vermesi
4- iyonuyla L+2 iyonu eşit sayıda elektron bulundurduğuna göre; L atomunun atom numarası
kaçtır?
A) 17 B) 18 C) 20 D) 21
5- K – 2, L+2, M – 3, N+1 iyonlarının elektron sayıları eşit olduğuna göre, hangisinin atom numarası en küçüktür?
A) K B) L C) M D) N
6- Zıt yükü iki iyonun birbirini çekmesi sonucu oluşan bağa ne ad verilir?
A) İyonik bağ B) Kovalent bağ C)Epik bağ D)Sıkı bağ
7- 2X ------> 2CaO + 2CO2 Denkleminde, X maddesinin molekül formülü nedir?
A) Ca2CO3 B) Ca2C2O4 C) CaCO3 D) CaO4
8- YCH3O + 5O2 --------> 4CO2 + 6H2O Denkleminde Y ile belirtilen yere aşağıdakilerden hangisi yazılmalıdır?
A) 12 B) 8 C) 6 D) 4
9- C2H5OH + XO2 ------> 2CO2 +3H2O Denkleminde X’in değeri hangisidir?
A) 4 B) 3 C) 2 D) 3/2
10- CaCl2 + X ---------> CaSO4 + 2NaCl Denkleştirilmiş tepkime denkleminde X ile belirtilen bileşiğin yapısında aşağıdakilerden hangisi bulunmaz?
A) Na B) S C) O D) Cl
11- Aşağıdaki göz kusurlarından hangisi tedavi edilemez?
A) Renk körlüğü B) Miyop C) Katarkt D) Astigmat
HÜRRİYET
30 Aralık 2012 Pazar
7 Aralık 2012 Cuma
Fotosentezin En Önemli Elemanı: KLOROFİL MOLEKÜLÜ
Fotosentez, yeşil bitkilerin ve bazı tek hücreli mikroorganizmaların gerçekleştirdiği kimyasal bir işlemdir. Buna göre bu canlılar Güneş ışınlarını bir enerji kaynağı olarak kullanarak, karbondioksit ve hidrojeni birleştirirler ve bu yolla besin ve oksijen üretirler. Güneş enerjisini bedenimize alabilmemizin tek yolu ve yeryüzündeki oksijen döngüsü
nün tek kaynağı bu canlıların gerçekleştirdikleri fotosentez işlemidir. Fotosentez gibi bir işlem olmadan, yeryüzünde canlı hayatından bahsetmek mümkün değildir.
Fotosentezi yeryüzünde belirli canlıların gerçekleştirebilmesinin tek sebebi bu canlıların "klorofil" molekülüne sahip olmalarıdır. Bu mucize moleküle sahip olan canlı, besin elde edebilmek, kısacası yaşayabilmek için artık başka kaynakların varlığına ihtiyaç duymayacaktır. O, enerjisini ve besinini Güneş'ten doğrudan alabilir. Ancak böyle bir molekülün varlığı ve bu molekülün işlemlerini gerçekleştirmesi çok da kolay değildir. Bunun bir göstergesi, klorofil molekülünün yapısının bilinmesine ve 21. yüzyılın üstün teknolojisine rağmen, hala fotosentez sisteminin bir benzerinin yapay olarak gerçekleştirilememiş olmasıdır. Bir yaprak içinde bu molekülün harekete geçebilmesi ve görevini yerine getirebilmesi için yüzlerce enzim görev yapmaktadır.
Fotosentez sırasındaki işlemler son derece komplekstir. Klorofil, Güneş'ten gelen ışığı alarak kimyasal enerjiye çevirir. Bunun ardından, elektron transfer sistemi adı verilen bir işlem başlar. Bu işlem gerçekleşirken su molekülleri parçalanır. Suyun parçalanması sonucunda serbest kalacak olan atomlar hidrojen ve oksijendir. Serbest kalan bu atomlardan hidrojen atomu bitki içerisinde tekrar kullanılırken, oksijen atomları atmosfere bırakılır. Fotosentez işlemi yapan bitkinin yeryüzünde oksijen dengesini sağlamasının nedeni budur. Şu an soluduğumuz oksijen herhangi bir yeşil bitkinin, sahip olduğu klorofil molekülü sayesinde parçaladığı suyun oksijenidir. Eğer bu molekül veya bu molekülün hareketlenmesini sağlayan enzimler olmasaydı, şu anda varlığımızdan eser olmayacaktı.
Klorofil molekülünü ihtiva eden yapı kloroplast pigmentidir. Bu pigmentin içinde küçük ve yuvarlak yapılar bulunur. Bu yapılara grana adı verilir. Klorofil molekülleri granaların içinde bulunurlar ve fotosentez basamaklarının bazıları bu bölgede meydana gelir. Kloroplast pigmenti Güneş ışığına maruz kaldığında hareketlenmeye başlar ve yaprak hücresinin içinde sürekli olarak dolanır. Bu hareketin nedeni ise Güneş ışığından maksimum verim alabilmesidir. Kloroplast pigmentinin rengi yeşildir. Fotosentez yapabilen canlıların yeşil renge sahip olmalarının sebebi budur. Pigmentin yeşil renge sahip olmasının nedeni de hem mor hem de kızıl ışığı emebiliyor olmasıdır. Bu renkleri oluşturan dalga boyları fotosentez işlemi için önemli birer enerji kaynağıdırlar.
Bu küçücük molekülün gerçekleştirdiği işlemin çapı gerçekten de son derece büyüktür. Yapılan tahmini hesaplara göre yeryüzünde her yıl bitkiler tarafından kullanılan su miktarı 280 milyar ton, CO2 miktarı 680 milyar ton ve bu maddelere karşılık olarak atmosfere bırakılan oksijen miktarı ise 500 milyar tondur.50 Bu rakamlar, bu molekülün gerçekleştirdiği işlemlerin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha göstermektedir. Yeryüzündeki tüm yeşil yaprakların her hücresine büyük bir itina ve kusursuz bir düzen ile bu mucize molekül yerleştirilmiş ve bu molekülün harekete geçmesi için yüzlerce enzim görevlendirilmiştir.
nün tek kaynağı bu canlıların gerçekleştirdikleri fotosentez işlemidir. Fotosentez gibi bir işlem olmadan, yeryüzünde canlı hayatından bahsetmek mümkün değildir.
Fotosentezi yeryüzünde belirli canlıların gerçekleştirebilmesinin tek sebebi bu canlıların "klorofil" molekülüne sahip olmalarıdır. Bu mucize moleküle sahip olan canlı, besin elde edebilmek, kısacası yaşayabilmek için artık başka kaynakların varlığına ihtiyaç duymayacaktır. O, enerjisini ve besinini Güneş'ten doğrudan alabilir. Ancak böyle bir molekülün varlığı ve bu molekülün işlemlerini gerçekleştirmesi çok da kolay değildir. Bunun bir göstergesi, klorofil molekülünün yapısının bilinmesine ve 21. yüzyılın üstün teknolojisine rağmen, hala fotosentez sisteminin bir benzerinin yapay olarak gerçekleştirilememiş olmasıdır. Bir yaprak içinde bu molekülün harekete geçebilmesi ve görevini yerine getirebilmesi için yüzlerce enzim görev yapmaktadır.
Fotosentez sırasındaki işlemler son derece komplekstir. Klorofil, Güneş'ten gelen ışığı alarak kimyasal enerjiye çevirir. Bunun ardından, elektron transfer sistemi adı verilen bir işlem başlar. Bu işlem gerçekleşirken su molekülleri parçalanır. Suyun parçalanması sonucunda serbest kalacak olan atomlar hidrojen ve oksijendir. Serbest kalan bu atomlardan hidrojen atomu bitki içerisinde tekrar kullanılırken, oksijen atomları atmosfere bırakılır. Fotosentez işlemi yapan bitkinin yeryüzünde oksijen dengesini sağlamasının nedeni budur. Şu an soluduğumuz oksijen herhangi bir yeşil bitkinin, sahip olduğu klorofil molekülü sayesinde parçaladığı suyun oksijenidir. Eğer bu molekül veya bu molekülün hareketlenmesini sağlayan enzimler olmasaydı, şu anda varlığımızdan eser olmayacaktı.
Klorofil molekülünü ihtiva eden yapı kloroplast pigmentidir. Bu pigmentin içinde küçük ve yuvarlak yapılar bulunur. Bu yapılara grana adı verilir. Klorofil molekülleri granaların içinde bulunurlar ve fotosentez basamaklarının bazıları bu bölgede meydana gelir. Kloroplast pigmenti Güneş ışığına maruz kaldığında hareketlenmeye başlar ve yaprak hücresinin içinde sürekli olarak dolanır. Bu hareketin nedeni ise Güneş ışığından maksimum verim alabilmesidir. Kloroplast pigmentinin rengi yeşildir. Fotosentez yapabilen canlıların yeşil renge sahip olmalarının sebebi budur. Pigmentin yeşil renge sahip olmasının nedeni de hem mor hem de kızıl ışığı emebiliyor olmasıdır. Bu renkleri oluşturan dalga boyları fotosentez işlemi için önemli birer enerji kaynağıdırlar.
Bu küçücük molekülün gerçekleştirdiği işlemin çapı gerçekten de son derece büyüktür. Yapılan tahmini hesaplara göre yeryüzünde her yıl bitkiler tarafından kullanılan su miktarı 280 milyar ton, CO2 miktarı 680 milyar ton ve bu maddelere karşılık olarak atmosfere bırakılan oksijen miktarı ise 500 milyar tondur.50 Bu rakamlar, bu molekülün gerçekleştirdiği işlemlerin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha göstermektedir. Yeryüzündeki tüm yeşil yaprakların her hücresine büyük bir itina ve kusursuz bir düzen ile bu mucize molekül yerleştirilmiş ve bu molekülün harekete geçmesi için yüzlerce enzim görevlendirilmiştir.
Etiketler:FEN, FİZİK, KİMYA, BİYOLOJİ,
FOTOSENTEZ,
GÜNEŞ,
HÜCRE,
IŞIN,
KARBONDİOKSİT,
KLOROFİL,
MİKROORGANİZMA,
OKSİJEN,
TEK
6 Aralık 2012 Perşembe
Kabakulak Nedir?
Kabakulak virüse bağlı bir hastalıktır. Bu virüs kökenli enfeksiyonun en belirgin patolojik görünümü, tükürük bezlerinin ileri derecede şişmesidir. Bu durum belirli bir baskıya ve ağnya neden olur. Enfeksiyonun yayıldığı bezin tamamı kanla dolar, tükürük bezlerini çevreleyen kapsülde küçük kanamalar ortaya çıkar. Asinüslerin (salgıbezini oluşturan küçük loblar) hücrelerinde değişik düzeylerde doku Ölümü (nekroz) gelişir. Bu arada tükürük kanallarının çeperleri kalınlaşmıştır. Hastalık atlatıldıktan sonra, asinüs hücreleri kendilerini yeniler ve bozulmuş olan tükürük bezleri normale döner.Kabakulak, ates, basagrısı ve tükürük bezlerinin iltihaplanmasına neden olur. Bazen beyni çevreleyen zarda iltihaplanmaya yol açar. Ancak, hastalıgın kalıcı yan etkileri ender olarak görülmektedir. Bu hastalık ayrıca kalıcı sagırlıga da neden olabilir. Kabakulak, hasta olan kisinin öksürme ve aksırması sırasında çıkan tükürük damlacıkları aracılıgıyla geçebilir. Hastalıga yakalanan bes ergin ya da yetiskin erkekten yaklasık birisinde erbezlerinde (testislerde) agrılı iltihap ve sislik görülmektedir. Bu durumdaki erkekler genellikle tamamen iyilesmekte, ancak bu komplikasyon ender olarak kısırlıga yol açabilmektedir.
Etiketler:FEN, FİZİK, KİMYA, BİYOLOJİ,
ENFEKSİYON,
ERBEZİ,
KABAKULAK,
KAPSÜL,
KOMPLİKASYON,
NEKROZ,
ÖLÜM,
SALGIN,
TESTİS,
VİRÜS
5 Aralık 2012 Çarşamba
Mutasyon Nedir?
Mutasyon, canlının genetik yapılarında meydana gelen değişmelerdir. Bireyin kalıtsal özelliklerinin ortaya çıkmasının sağlayan genetik şifre herhangi bir nedenden dolayı (X ışını, radyasyon, ultraviyole, bazı ilaç ve kimyasal maddeler, ani sıcaklık değişimleri ) bozulabilir. Bu durumda DNA’nın sentezlediği protein veya enzim bozulur. Böylece canlının, proteinden dolayı yapısı, enzimlerinden dolayı metabolizması değişebilir. Mutasyonlar spontan ya da uyarılmış olarak oluşabilir. Spontan mutasyonlar genellikle doğada kendiliğinden oluşan mutasyonlar olup bir bazın yer değiştirmesi şeklindedirler. Uyarılmış mutasyonlarda ise bir X ışını gibi yapay bir faktör bulunur.
Bununla birlikte mutasyonun en önemli sonuçlarından biri, bir sonraki kuşağa farklı genetik özellikler aktarılmasına neden olmasıdır. Bu ise farklı fiziksel özelliklere sahip bireylerin üremesidir.
Çekinik olan mutasyonlar ileriki döllerde ortaya çıkabilir. Dominant olanları fenotip yapıda hemen ortaya çıkabilir.
Mutasyonun diğer bir sonucu da hücre bölünmesindeki kontrol mekanizmasını ortadan kaldırabilmesidir. Bunun bilinen en tehlikeli sonucu ise hücrenin kontrolsüz bölünmesi yani kanserdir.
Bununla birlikte mutasyonun en önemli sonuçlarından biri, bir sonraki kuşağa farklı genetik özellikler aktarılmasına neden olmasıdır. Bu ise farklı fiziksel özelliklere sahip bireylerin üremesidir.
Çekinik olan mutasyonlar ileriki döllerde ortaya çıkabilir. Dominant olanları fenotip yapıda hemen ortaya çıkabilir.
Mutasyonun diğer bir sonucu da hücre bölünmesindeki kontrol mekanizmasını ortadan kaldırabilmesidir. Bunun bilinen en tehlikeli sonucu ise hücrenin kontrolsüz bölünmesi yani kanserdir.
4 Aralık 2012 Salı
RNA İle İlgili Son Bilgiler Çığır Açıyor..
Hücre içerisinde RNA’nın faaliyetlerini izleyebilmek, bugüne kadar mümkün değildi. Ancak; bilim adamları geliştirdikleri üst düzey bir mikroskop ve dedektör sistemi sayesinde RNA’nın hücre içerisindeki hareketlerini gözlemlemeyi başardılar.
Çıkan sonuçlar ise; bugüne kadar RNA hakkında neredeyse hiçbir şey bilmediğimizi ortaya koydu.
İşte RNA hakkında öğrendiklerimiz:
*Hücre zarının dış çeperi boyunca yerleşmiştir. Hücre stoskeletini (hücre iskeletini) üreten proteinlerdekine benzer sarmalımsı yapılar örerler. Bu yapılar, DNA’nın kopyalanarak çoğaltılmasında, hücre bölünmesinde ve diğer önemli işlemlerde görev almaktadır.
*Bunlar, bakteri hayatındaki tüm değişiklikleri kontrol eden gerekli elementlerdir.
*RNA, DNA ve proteinden farklı olarak çok daha hareketli, adeta mobildir; daha az oranda durağandır.
Buradaki bilgiler, evrimciler açısından son derece üzücü haberlerdir. Çünkü yıllardır
ideolojilerinin bilimsel kılıfını teşkil eden evrim teorisi için yıkıcı niteliktedir.
RNA olmadan, hücrede DNA’nın kopyalanması işleminin gerçekleşemeyecek olması demek; DNA ile RNA’nın hücrede aynı anda var olmasının zorunlu olduğu anlamına gelmektedir. Bu da, kör tesadüflerin yürüttüğü bir deneme yanılma sürecine değil; her şeyin bilgisine hakim, tek bir Akıl tarafından yaratılışın delilidir.
Hücre bölünmesinde, RNA’nın oynadığı rol ise; son derece çarpıcıdır. Bu şu demektir: İlk hücre var olduğu anda, içerisinde RNA’yı barındırmıyorsa; bölünüp çoğalamayacak ve yaşam daha başlamadan bitecektir.
RNA’nın hücre içerisindeki yerinin sabit olmaması ve hareketli olması ise; son derece mucizevi bir durumdur. RNA’nın hücre içerisindeki yerini ve hareketini bugün takip edebilmemiz 21.yüzyıl teknolojisiyle bile kısmen mümkün olabiliyorken; akıl ve şuurdan yoksun bir hücrenin milyonlarca yıl önce –tabiri caizse- kendi anatomisini ve yapısını inceleyip RNA’nın görevlerini belirlemesi ve bu görevlerine uygun olarak ona bir yer verebilmesi ve bölünen her hücrede de -sürekli hareket eden bir organel olmasına rağmen- Rna’nın yerini hücre zarının dış çeperinde tutabilmesi gibi bir durum elbette mümkün değildir.
Çıkan sonuçlar ise; bugüne kadar RNA hakkında neredeyse hiçbir şey bilmediğimizi ortaya koydu.
İşte RNA hakkında öğrendiklerimiz:
*Hücre zarının dış çeperi boyunca yerleşmiştir. Hücre stoskeletini (hücre iskeletini) üreten proteinlerdekine benzer sarmalımsı yapılar örerler. Bu yapılar, DNA’nın kopyalanarak çoğaltılmasında, hücre bölünmesinde ve diğer önemli işlemlerde görev almaktadır.
*Bunlar, bakteri hayatındaki tüm değişiklikleri kontrol eden gerekli elementlerdir.
*RNA, DNA ve proteinden farklı olarak çok daha hareketli, adeta mobildir; daha az oranda durağandır.
Buradaki bilgiler, evrimciler açısından son derece üzücü haberlerdir. Çünkü yıllardır
ideolojilerinin bilimsel kılıfını teşkil eden evrim teorisi için yıkıcı niteliktedir.
RNA olmadan, hücrede DNA’nın kopyalanması işleminin gerçekleşemeyecek olması demek; DNA ile RNA’nın hücrede aynı anda var olmasının zorunlu olduğu anlamına gelmektedir. Bu da, kör tesadüflerin yürüttüğü bir deneme yanılma sürecine değil; her şeyin bilgisine hakim, tek bir Akıl tarafından yaratılışın delilidir.
Hücre bölünmesinde, RNA’nın oynadığı rol ise; son derece çarpıcıdır. Bu şu demektir: İlk hücre var olduğu anda, içerisinde RNA’yı barındırmıyorsa; bölünüp çoğalamayacak ve yaşam daha başlamadan bitecektir.
RNA’nın hücre içerisindeki yerinin sabit olmaması ve hareketli olması ise; son derece mucizevi bir durumdur. RNA’nın hücre içerisindeki yerini ve hareketini bugün takip edebilmemiz 21.yüzyıl teknolojisiyle bile kısmen mümkün olabiliyorken; akıl ve şuurdan yoksun bir hücrenin milyonlarca yıl önce –tabiri caizse- kendi anatomisini ve yapısını inceleyip RNA’nın görevlerini belirlemesi ve bu görevlerine uygun olarak ona bir yer verebilmesi ve bölünen her hücrede de -sürekli hareket eden bir organel olmasına rağmen- Rna’nın yerini hücre zarının dış çeperinde tutabilmesi gibi bir durum elbette mümkün değildir.
3 Aralık 2012 Pazartesi
Kuvvetler İş Başında
Durmakta olan cismi hareket ettiren, hareket durumundaki cismi durduran, hızını veya yönünü değiştiren ya da cisimlerin biçimini değiştiren etkiye kuvvet denir. “F” ile gösterilir.Vektörel (yönlü) bir büyüklüktür.
Kuvvetin elemanları: Etki noktası, etki doğrultusu, etki yönü ve büyüklük.
Kuvvetin etkileri: Kuvvetin; hareket ettirici, durdurucu ve yön değiştirici etkileri vardır.
Kuvveti nasıl ölçeriz?: Kuvvetin ölçülmesi için maddelerin esnekliğinden yararlanılır. Cisimlerin esneklik özelliklerinden yararlanılarak yapılan araçlara dinamometre, el kantarı ya da yaylı kantar adı verilir. Dinamometreler, kuvvet ölçmede kullanılır. Kuvvetin birimi Newton’ dur. Kısaca “N” ile gösterilir.
Etiketler:FEN, FİZİK, KİMYA, BİYOLOJİ,
DİNAMOMETRE,
EL KANTARI,
KUVVET,
N,
NEWTON,
YAYLI KANTAR
2 Aralık 2012 Pazar
Yaşamımızdaki Sürat
YAŞAMIMIZDAKİ SÜRAT
1- Hareket
2- Yörünge
3- Sürat
4- Hareket Çeşitleri
5- Hareket Enerjisi
YAŞAMIMIZDAKİ SÜRAT :
1- Hareket :
Bir cismin sabit kabul edilen bir noktaya göre zamanla yer değiştirmesine hareket denir. Cismin hareketi sırasında seçilen sabit noktaya başlangıç noktası veya referans noktası denir.
Bir cismin hareketli olup olmadığı seçilen başlangıç noktasına göre belirlenir. Cisim bir noktaya göre hareketli iken başka bir noktaya göre hareketsiz olabilir.
Evrende bulunan bütün cisimler hareketlidir. (Seçilen başlangıç noktaları ayarlanarak bütün cisimler hareketli olarak gözlenebilir).
Örnek :
• Otobüs içinde oturan yolcular, otobüs hareket halinde iken birbirlerine göre
hareketsizken, dışarıdan bakan bir gözlemciye, ağaca ya da yere göre hareketlidirler.
• Dünya üzerinde bulunan insanlar, Dünya’yı hareketsiz olarak görürler. Uzaydan Dünya’ya bakan gözlemci Dünya’nın hareket ettiğini gözleyebilir.
• Güneş, Samanyolu Galaksisi etrafında dolandığı için Güneş’te hareketlidir.
2- Yörünge :
Bir cismin hareketi sırasında izlediği yola yörünge denir. Cismin yaptığı hareketin çeşidi, yörüngesine göre belirlenir.
• Cismin yörüngesi düz ya da doğru şeklinde ise cismin yaptığı harekete doğrusal hareket denir.
• Cismin yörüngesi eğri şeklinde ise cismin yaptığı harekete eğrisel hareket denir.
• Cismin yörüngesi daire şeklinde ise cismin yaptığı harekete dairesel hareket denir.
Doğrusal Hareket Eğrisel Hareket Dairesel Hareket
SORU :
1- Uçaktan atlayan paraşütçülerin yeryüzüne doğru hareket etmesini sağlayan nedir?
2- Paraşütçünün yere düşünceye kadarki sürati hakkında ne söylenebilir?
3- Paraşütün açılması, paraşütçünün hareketini nasıl etkilemiştir?
1- Hareket
2- Yörünge
3- Sürat
4- Hareket Çeşitleri
5- Hareket Enerjisi
YAŞAMIMIZDAKİ SÜRAT :
1- Hareket :
Bir cismin sabit kabul edilen bir noktaya göre zamanla yer değiştirmesine hareket denir. Cismin hareketi sırasında seçilen sabit noktaya başlangıç noktası veya referans noktası denir.
Bir cismin hareketli olup olmadığı seçilen başlangıç noktasına göre belirlenir. Cisim bir noktaya göre hareketli iken başka bir noktaya göre hareketsiz olabilir.
Evrende bulunan bütün cisimler hareketlidir. (Seçilen başlangıç noktaları ayarlanarak bütün cisimler hareketli olarak gözlenebilir).
Örnek :
• Otobüs içinde oturan yolcular, otobüs hareket halinde iken birbirlerine göre
hareketsizken, dışarıdan bakan bir gözlemciye, ağaca ya da yere göre hareketlidirler.
• Dünya üzerinde bulunan insanlar, Dünya’yı hareketsiz olarak görürler. Uzaydan Dünya’ya bakan gözlemci Dünya’nın hareket ettiğini gözleyebilir.
• Güneş, Samanyolu Galaksisi etrafında dolandığı için Güneş’te hareketlidir.
2- Yörünge :
Bir cismin hareketi sırasında izlediği yola yörünge denir. Cismin yaptığı hareketin çeşidi, yörüngesine göre belirlenir.
• Cismin yörüngesi düz ya da doğru şeklinde ise cismin yaptığı harekete doğrusal hareket denir.
• Cismin yörüngesi eğri şeklinde ise cismin yaptığı harekete eğrisel hareket denir.
• Cismin yörüngesi daire şeklinde ise cismin yaptığı harekete dairesel hareket denir.
Doğrusal Hareket Eğrisel Hareket Dairesel Hareket
SORU :
1- Uçaktan atlayan paraşütçülerin yeryüzüne doğru hareket etmesini sağlayan nedir?
2- Paraşütçünün yere düşünceye kadarki sürati hakkında ne söylenebilir?
3- Paraşütün açılması, paraşütçünün hareketini nasıl etkilemiştir?
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)